foto: Eyüp KANAR

26 Temmuz 2012 Perşembe

BÜYÜK DAVAMIZ…/Ali Öztürk18.06.2012

Aziz kardeşlerim,
Biz bu partinin ve davanın içerisinde, yıllardır ekmeğini, emeğini, gençliğini , bu millete ve bu davaya hizmet uğruna harcayan samimi insanlar için buradayız.
Yıllar içerisinde her türlü zorluğa, her türlü güçlüğe bu kardeşlerimiz sayesinde katlandık. Ne zaman sıkıştıysak, cebindeki son kuruşunu harcayarak, partinin mahalle toplantısına giden yaşlı amcalarımızı hatırladık.
Ne zaman sıkıştıysak gençliğini bu davaya hibe eden gencecik işsiz kardeşlerimizi hatırladık. Ne zaman sıkıştıysak evindeki çocuğunun mamasından, tüpünden kısarak bu milletin yoludur diyerek bu partiye hizmet eden o mübarek anneleri, mübarek kadınları hatırladık. Ve Allaha yemin olsun ki bütün bu zorluklara sadece ve sadece bu insanlar için katlandık.
Değerli kardeşlerim, aldığımız kararı açıklamak bana ve arkadaşlarıma çok zor geliyor. Yıllarımızı, gençliğimizi millete hizmet için harcadık. Ben ve arkadaşlarımız sırça saraylarda oturarak ahkam kesmedik. Ben ve arkadaşlarım anadolunun dört bir tarafını karış karış dolaştık. Ben ve arkadaşlarım, gitmediğimiz yer çekmediğimiz çile bırakmadık. Bunları söylerken, 12 yıl siyasi hayatım boyunca efendim bu yaptıklarımın karşılığını her hangi birinden istiyor değilim. Çünkü biz yanlış anlaşılmasın kimseden bir bedel, bir karşılık bekleyerek bunu yapmadık. Yaptığımız her şeyi milletimizin duasını, Allah rızasını kazanmak için yaptık.

Belki eksik yaptık belki fazla yaptık. Belki doğru yaptık belki yanlış yaptık ama asla ne kendi başımı öne eğdirecek ne bu davanın mensuplarının başını öne eğdirecek hiçbir iş yapmadık, hiçbir söz söylemedik.
Evet zor bir karar veriyoruz. Kaç yıllık emeğimizi elimizin tersi ile bir kenara bırakıyoruz. Ama şundan emin olun ki öz evladının onarılmaz yaralar almasını istemeyen bir öz annenin tavrı ile hareket ediyoruz. Camiamızın, şerefli geçmişini lekeleyecek enerjisini tüketecek bir sürü tartışmanın sürüp gitmesine aynı inancı paylaşan kardeşlerimin kardeşlik hukukunu zedeleyecek bir kavga ve çatışma ortamına sürüklenmesine asla izin vermeyeceğiz. Çünkü biliyoruz ki yeryüzünün en yiğit insanı öfkesini yenen haklı ve güçlü olduğu halde intikam almayan kişidir. Biz buna inanan bir medeniyetin mensuplarıyız.

Aziz milletim, değerli dostlarım, dava arkadaşlarım, sevgili basın mensubu kardeşlerim, bu bir ayrılık ve veda konuşması değil yeni bir başlangıcın sadece ön sözüdür. Ben Numan Kurtulmuş olarak siyaset yapmak yani halka hizmet etmek için herhangi bir mevki makam, koltuk sevdalısı ve sevdası içinde değilim. Milletimizle beraber, milletimizin gösterdiği istikamette yolumuza devam edeceğiz. İlkelerimiz ideallerimiz ve milletimizin bize vereceği destek en büyük gücümüz olacaktır.

Değerli kardeşlerim, bugüne kadar sürdürdüğümüz bu mücadelede tatlı çok güzel günlerimiz oldu. Yine bundan sonra arkadaşlarımızın bir çoğu ile yine çok güzel günlerimiz olacak. Çok acı günlerimiz oldu nice dertler çektik. Partilerimiz kapandı, yalnız kaldık, horlandık, itildik ama asla ideallerimizden vazgeçmedik ve asla vazgeçmeyeceğiz. Bu süre içerisinde bu mücadelede bizlere maddi ve manevi her türlü katkıyı sunan azığını harçlığını bu hareketle paylaşan çoluk çocuğuna ayırmadığı zamanı bu yolda harcayan adını sanını bildiğim ve adını sanını hatırlamadığım bütün herkese bütün kardeşlerime bütün gönül daşlarıma gençlerimize kadınlarımıza kısacası bütün yiğitlerimize ve dualarını bizden esirgemeyen bütün milletimize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Bilerek yada bilmeyerek her kimi kırdımsa lütfen hakkını bana helal etsin. Kiminde bende bir alacağı varsa lütfen gelsin alacağını benden istesin. Ayrıca bugüne kadar özellikle son günlerde bana ve aileme de yapılanlarda dahil olmak üzere bunları yapan herkese bireysel haklarımı helal ediyorum. Beni seven bütün kardeşlerimden bütün arkadaşlarımdan da haklarını helal etmelerini rica ediyorum.
Bizim davamız mal mülk davası değil bizim medeniyetimizi yeniden ihya ve inşa etme davasıdır.
Evet, uzun bir yol yürüyoruz. Bu topraklarda 1071’de Sultan Alparslan’la başlayan büyük bir medeniyetin varisleriyiz. Bu milletin milli görüşünün bütün siyasi birikiminden en geniş anlamda yararlanacak ve kullanacağız. Geçmişini inkar eden bir ucuzculuğa ve kolaycılığa asla iltifat etmeyeceğiz. Manevi değerlerimizden, medeniyeti inşa ve ihya iddia ve hedefimizden asla ödün vermeyeceğiz. Reel politiğin cazibesine kapılıp, ideallerimizi terk etmeyeceğiz.

Değerli dostlarım şunu da bir kez daha tüm açıklığıyla ifade etmek istiyorum ki, milletimize uzattığımız bu el hiçbir zaman gizli ve kirli pazarlıklar içinde olmamıştır. Bu dil de bugüne kadar hiçbir şart ve hal altında yalan söylememiştir. Bundan sonra da bu eli sadece ve sadece milletimize uzatacağız, bu dili de sadece ve sadece doğruyu söylemek için kullanacağız. Çünkü biliyoruz ki halkın hatırı daima Hakk’ın hatırıdır.

Değerli dostlarım, değerli kardeşlerim!
Şunun da bilinmesini istiyorum. Hiç kimseye bir borcum yoktur ve hiçbir kimseye bir borç altına girmeden bu kararlı yürüyüşümü hayatımın sonuna kadar sürdüreceğim. Bir tek borcumuz vardır; bu ülkenin mazlumlarına, bu ülkenin mağdurlarına, bu ülkenin unutulmuşlarına, bu ülkenin horlanmışlarına, kısacası bu ülkenin mağdurlarına karşı borçluyuz ve bu borcu ödemek için bütün gücümüzle mücadele edeceğiz.

Bütün arkadaşlarımı, bütün dava kardeşlerimi ve tüm milletimizi bu uzun soluklu mücadelemizde yol arkadaşlığına, omuzdaşlığa davet ediyorum. Herkese kapımız ve gönlümüz açıktır. Şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da olmaya devam edecektir. Ülkesini ve menfaatini, kendisinin ve menfaatinden üstün tutan, medeniyetimizin değerlerine bağlı, bu ülkenin onun bunun oyuncağı olmasına asla razı olmayan, bağımsız bir karaktere sahip ve herkesin özgürlüğü, adaleti ve refahı için çalışan, bunun için çaba sarfeden herkese yüreğimiz de, gönlümüz de, kapımız da açık olacaktır.
Değerli kardeşlerim!
Yine bundan sonraki politikamızın temel değerlerini milletimizle paylaşacağız, ama bir hususu da belki benden söz olarak duymanızı istiyorum. Hayatımızın sonuna kadar üç şeyi yapmayacağımıza bu millete söz veriyoruz. Firavunlaşmayacağız, Karunlaşmayacağız, Belamlaşmayacağız. Yani elimize verilen ülkeyi yönetme imkanını halka karşı bir baskı ve zulüm aracına döndürmeyeceğiz. Milletin kaynaklarını, kamunun kaynaklarını bir zenginleşme ve servet yapma aracı haline getirmeyeceğiz ve buna müsaade etmeyeceğiz. Kendi heva ve hevesine uyup dini siyasete alet etmeyeceğiz.

Evet kardeşlerim!
Uzun yola çıkmaya hüküm giydiğimizi bilerek ve bir Musa gibi elimize asayı alarak bundan sonraki dönemde Anadolu’nun yollarına çıkıyoruz. Cadde cadde, sokak sokak, meydan meydan bütün Türkiye’yi dolaşacağız. Çünkü bu mücadeleye milletle birlikte devam etmek zorundayız. Zulüm asla payidar olamayacak, yalanı yeneceğiz.

Sözlerimi bitirirken, çok kısa dörtlükle bitirmek istiyorum:
Biz yangında koşuyu kaybeden atlarız
Biz kirli ve temiz çamaşırları
Aynı zaman aynı minval üzere katlarız.
Biz koşu bittikten sonra da koşan atlarız

Bu koşu kıyamete kadar sürecektir. Hepinizi Allah’a emanet ediyorum. Sözünüz kuvvetli, ayağınız sabit, yolunuz açık, dostlarınız sadık, Allah yardımcınız olsun. Allah yardımcımız olsun!
…………………………………………………………………………………………………………………………………
Evet dostlar;
Yukarıda bir kısmını alıntıladığım metin 1 Ekim 2010’da Prof Dr.Numan Kurtulmuş’un Balgat’ta Saadet Partisi Genel Merkezi önünde tüm Türkiye’ye yola çıkış manifestosu olarak gerçekleştirdiği konuşmadan.
O günü hatırlıyor musunuz?
O gün iki duyguyu birarada yaşamıştık; hüzün ve umut.
Bu duygu Numan Kurtulmuş’un konuşmasına da fazlasıyla yansımıştı.
Aslında yola çıkarken herşeyi bilerek çıkmıştık. Herşeyi göze alarak yani.
Sözümüzü hepimiz adına Numan Kurtulmuş söylemişti o gün.
Sonra Halkın Sesi Partisi kuruldu ve ardından seçimler ve seçimlerde alınan sonuçların verdiği moral bozukluğu, yılgınlık ve kararsız ruh hali…
Sonra yavaş yavaş kendimize geldik ve yeniden yola çıktık.
Çünkü inandığımız ve söylediğimiz sözlerden şüphe etmedik hiç. Parti kapansın diyen dostlarımız oldu, siyaset bitmiştir diyenler de. Konjönktür tam manasıyla Has Parti için siyaset alanı kalmamıştır diye dayattı.
Numan Kurtulmuş AK Parti’ye gitmelidir diyen o kadar çok ses duyduk ki çevremizde. Ki onlar hala bu sözü söylemeye ve tekrarlamaya devam ediyorlar.
Oysa o kadar kolay ve basit bir yola çıkış mıydı bu hareket?
Oy alamadı Has Parti doğru. Hatta Numan Kurtulmuş’un alacağı oyun bu olmadığını da biliyordu herkes.
Peki sorun neredeydi o halde?
Sorun bize giydilen deli gömleğinde yani algıdaydı aslında. Şimdi o gömleği paramparça ediyoruz farkında mısınız?
Ne diyordu Numan Kurtulmuş istifa açıklamasında;
Aslında ne oldu da böyle oldu?
Siz misiniz Çağlayan meydanında yüzbinleri toplayarak, Gazze’nin işgaline karşı İslam dünyasının onurun koruyanlar,
Siz misiniz Mavi Marmara katliamının karşısına bir insanlık abidesi olarak dikilenler,
Siz misiniz, Doğu Türkistan’daki mazlum dindaşlarımızın hakkını hukukunu bütün dünya uyurken koruyanlar,
Siz misiniz, gizli kapaklı kapılar arkasında siyaset pazarlıklarına malzeme olmayacağınızı en açık bir şekilde söyleyenler,
Siz misiniz, Türkiye’nin mevcut statükosunun bütün baskılarına rağmen milletin egemenliğini açmak yolunda, referandumda evet diyeceğiz diye ilk günden beri bağıranlar,

Siz misiniz, mayınlı araziler başkalarına peşkeş çekilmesin diye bu topraklar için bağımsızlık duruşunu ortaya koyanlar….
Evet bütün bunları yapan düşünce yerle yeksan edilip terbiye edilmeli ve kendisine sunulana razı edilmeliydi. Bunun için çabaladı yerli işbirlikçiler ve küresel güç odakları.
Şimdi bütün bunların üstüne Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karar ve özellikle Uludere ve Hükümet’in Özel Yetkili Mahkemeler konusundaki tavrı nedeniyle BÜYÜK BİR ARAYIŞ başladı.
Fakat bu arayış sürdürülürken Numan Kurtulmuş ve Halkın Sesi Partisi 1 yıllık süre içinde sürekli örselendi ve birilerinin kanaatine göre terbiye edildi. Yokluklar ve imkansızlıklarla boğuşan teşkilatlar yorgun düştü ve kendisine uzatılacak bir el arar hale getirildi.
Şimdi o malum odaklar Halkın Sesi Partisi ve Numan Kurtulmuş’a “EL” verebiliriz diye kendilerince bir kurgu yapıyorlar. Siyasi senaryoların tamamında Numan Kurtulmuş var. AK Parti’de Erdoğan sonrası için yapılan senaryolarda da, AK Parti hükümetinin zayıfla(tıl)ması ihtimaline karşı yapılan senaryolarda da Numan Kurtulmuş var.
Halkın Sesi Partisi ve Numan Kurtulmuş önümüzdeki 1 veya 2 yıl içinde kritik süreçler yaşayabilir. Numan Kurtulmuş kendisine sunulmak istenen senaryolara razı edilmeye çalışılabilir. Bizim bildiğimiz bütün bu konuşulan senaryolara ve oynanmak istenen oyuna karşı durabilecek iradenin Numan Kurtulmuş’ta olduğudur. O irade ile yola çıkmıştır çünkü. Başkalarının çizdiği senaryolarda yer almamak ve kendi sözümüzü söylemek üzere büyük bir iddia ile yola çıkılmıştır. Bize düşen Numan Kurtulmuş’u çıktığı bu yolda asla yalnız bırakmamaktır. Yola çıkarken verdiğimiz sözlere sonuna kadar sadık kalarak ilerlemektir. Verilen söz ve mücadele bizatihi kendisi ve muhtevası önemlidir.
Bizzat Numan Kurtulmuş’un deyimiyle; Biz siyaseti asla ve asla yakın hedefler uğruna yapmıyoruz. Biz siyaseti yüksek idealler uğruna yapıyoruz ve bu idealden asla sapmayacağız.
Dostlar; Türkiye’de sözü dosdoğru söyleyecek ve Kurtulmuş’un deyimiyle kitabın ortasından konuşacak kaç adam kalmıştır Allah aşkına!
Düşman olduğumuz için değil “marufun egemen olması için” söz söylemeye devam etmeliyiz.
Biz iktidarın ya da muhalefetin düşmanı olmakla değil, sözü doğru söylemekle mükellefiz. Bugüne kadar hiç kimse bizim düşmanlık nedeniyle söz söylediğimiz söylememiştir. Kime neden düşmanlık edelim ki!
Bizim için düşman bellidir; Zalimler ve yeryüzünü ifsad eden müşrikler….
Yeryüzünde iyiliğin ve marufun egemenliği için çalışmaktan neden korkalım ve utanalım ki!
O halde sözü çoğaltmaya ve güçlendirmeye devam etmeliyiz.
Tıpkı ilk gün olduğu gibi köklerimizden kopmadan aynı aşk ve heyecanla Parti sözü olduğu için değil Hak’tan yana olduğumuz için tarafımızı belli etmek için sözümüzü söylemeye devam etmeliyiz.
Eğer bu sözü söylemenin yalnızca Particilik/Siyaset olduğunu zannedenler varsa Numan Kurtulmuş istifa konuşmasını baştan sona yeniden okusunlar. Çünkü öyle düşünenlerin bu çatı altında durmasına gerek yok. Onların yakın hedef ve ikballeri için çok daha müsait adreslere gidebilirler. Bu dava ikbal davası değildir. Bu dava birilerinin ikbalini garanti etmek için pazarlık konusu yapılacak kadar basit değildir.
Gidenlerin ya da gitmeye niyeti olanların yolu açık olsun. Biz ayağımıza bir çivi çaktık olduğumuz yerde mevziyi savunmaya devam ediyoruz. O mevzinin adı DAVA’dır. Uğruna gerekirse herşeyi feda etmemiz gerekir diye inandığımız BÜYÜK DAVA’mız.
Unutmayın!
Siz misiniz, gizli kapaklı kapılar arkasında siyaset pazarlıklarına malzeme olmayacağınızı en açık bir şekilde söyleyenler…
Kim ne yaparsa yapsın, kim hangi hesabın içinde olursa olsun, bu yürüyüşümüzü engellemeye hiçbir kimsenin gücü yetmeyecektir. (Numan Kurtulmuş)
Vesselam…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder